İçeriğe geç

Gök gürültüsü olunca ne yapılır ?

Gök Gürültüsü Olunca Ne Yapılır? – Korkunun, Merakın ve Bilincin Psikolojisi

Bir psikolog olarak gökyüzünün gürlediği o anlarda insanların yüzlerindeki ifadeyi gözlemlemek her zaman ilgimi çekmiştir. Kimisi panik içinde perdeleri kapatır, kimisi pencereye koşar, kimisi de derin bir sessizlikle dinler. Gök gürültüsü yalnızca bir doğa olayı değildir; insan zihninin korku, belirsizlik ve kontrol arayışıyla kurduğu kadim bir ilişkidir. “Gök gürültüsü olunca ne yapılır?” sorusu, aslında “Korku karşısında biz ne yaparız?” sorusuyla eşdeğerdir.

Bilişsel Psikoloji Perspektifinden: Gürültünün Beyindeki Yankısı

Bilişsel psikoloji, insan zihninin bilgiyi nasıl işlediğini ve anlamlandırdığını inceler. Gök gürültüsü duyulduğunda, beynimiz sesin kaynağını hızla analiz eder. Amigdala, tehlike algısını tetikler; prefrontal korteks ise bu algıyı rasyonelleştirmeye çalışır. Yani bir yanda “kaç” diyen ilkel içgüdü, diğer yanda “sadece doğa olayı bu” diyen bilinçli düşünce vardır.

Bu çatışma, insan zihninin doğasında vardır. Gök gürültüsü gibi ani sesler, bilişsel düzeyde “belirsizlik uyarıcısı” olarak çalışır. Beyin, beklenmedik sesleri anlamlandırmakta zorlandığında kaygı artar. Bu yüzden çocuklar, yaşlılar ya da travma geçmişi olan bireyler bu seslere karşı daha hassas tepki verir.

Yani gök gürültüsü, beynin hem geçmiş korkularını hem de geleceğe dair belirsizliklerini tetikler.

Peki bu durumda ne yapılır? Bilişsel açıdan yapılabilecek en önemli şey, sesi anlamlandırmaktır. Korku, bilgisizlikten doğar; bilgi, korkuyu dönüştürür.

Duygusal Psikoloji Perspektifinden: Korkunun Altındaki His

Birçok insan gök gürültüsünü çocuklukla ilişkilendirir. O ses, bir anda kalp atışlarını hızlandırır, nefesi kısaltır. Çünkü o anda kontrol kaybedilir. Duygusal psikoloji bu tepkiyi “temel korku refleksi” olarak tanımlar. İnsan, yüksek sesleri tarihsel olarak tehlike işareti olarak kodlamıştır: Fırtına, patlama, avcı, savaş…

Fakat gök gürültüsüyle birlikte gelen korku, her zaman olumsuz değildir. Bazı insanlar bu sesi huzur verici bulur. Bu fark, bireyin duygusal öğrenme geçmişine dayanır. Korku, bazen kontrol edilemeyeni anlamaya çalışan zihnin dili, bazen de güvenli bir yerden izlenen doğa gücünün hayranlığıdır.

Gök gürültüsü olunca ne yapılır?

Duygusal düzeyde ilk adım, duyguyu bastırmak değil, onu fark etmektir. “Şu an korkuyorum, ama neden?” sorusu, duygusal farkındalığın başlangıcıdır. Çünkü korku, bastırıldığında güçlenir; adlandırıldığında zayıflar.

Sosyal Psikoloji Perspektifinden: Korkunun Paylaşımı

İlginçtir ki gök gürültüsü, insanları birbirine yaklaştırır. Fırtına başladığında aynı evdeki insanlar birbirine sokulur, çocuklar ebeveynine sarılır, insanlar pencereden birlikte izler. Sosyal psikoloji açısından bu, “kolektif güven arayışı”nın bir sonucudur.

Korku bireysel gibi görünse de, aslında toplumsal bir duygudur. İnsan, korku anında yalnız hissetmek istemez. Bu nedenle gök gürültüsü anları, sosyal bağların güçlendiği anlardır. Bir gök gürültüsü anında sarılan iki insan, aslında yalnız korkularını değil, varoluşlarını da paylaşır.

Bu açıdan bakıldığında, “gök gürültüsü olunca ne yapılır?” sorusunun bir cevabı da “birlikte kalınır”dır.

Çünkü birlikte olmak, korkunun şiddetini azaltır; beyin, sosyal temasla oksitosin salgılar ve güven duygusu artar.

Korkudan Farkındalığa: Psikolojik Dönüşüm

Gök gürültüsü, insanın doğa karşısındaki kırılganlığını hatırlatır. Bu ses, dışarıdan gelir ama içsel bir yankı yaratır. Psikolojik olarak yapılması gereken, bu yankıyı bastırmak değil, anlamaktır. Korkunun sesi duyulduğunda nefes almak, kendini merkezlemek ve doğanın gücünü izlemek, korkuyu farkındalığa dönüştürür.

Bir fırtınayı izlerken, aslında kendi zihninin fırtınasını izliyorsundur.

Korku geçicidir; ama farkındalık kalıcıdır.

Sonuç: Gök Gürültüsü Sadece Gökyüzünden Gelmez

Gök gürültüsü olunca ne yapılır?

Belki perdeyi kapatmak, belki de derin bir nefes alıp o sesi dinlemek gerekir. Çünkü her gürültü, içimizdeki bir duygunun yankısıdır.

Psikolojik olarak, gök gürültüsü bize üç şeyi hatırlatır:

1. Belirsizlikten korkarız.

2. Korkuyu paylaşınca güçleniriz.

3. Her korku, fark edilirse anlam kazanır.

Gökyüzü gürler, insan kalbi yanıt verir.

Fırtına dışarıda başlar, ama içimizde biter. Asıl mesele gök gürültüsü değil, ona nasıl kulak verdiğimizdir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
elexbet yeni giriş adresiprop money