İçeriğe geç

D vitamini güneşten hangi aylarda alınır ?

D Vitamini Güneşten Hangi Aylarda Alınır? Güç, Beden ve Toplum Üzerine Siyasi Bir Okuma

Bir siyaset bilimci olarak, güç ilişkilerinin yalnızca kurumlar, yasalar ya da iktidarlar üzerinden değil, bedenlerimiz üzerinden de işlediğini her zaman düşündüm. Güneş bize yalnızca ışık vermez; aynı zamanda bir tür görünmez siyasal ilişki biçimini de temsil eder. Düşünün, “D vitamini güneşten hangi aylarda alınır?” sorusu yalnızca bir sağlık meselesi değil; bedenin doğa, toplum ve iktidar arasındaki ilişkisinin bir yansımasıdır.

Bedenin neye, ne zaman ve nasıl erişebileceğini belirleyen güç yapıları, aslında en basit biyolojik süreçlerde bile kendini gösterir.

D Vitamini ve Gücün Anatomisi

D vitamini, insan bedeninin Güneş ışığından sentezlediği hayati bir bileşendir. Tıp bize, bu vitaminin kemik sağlığı, bağışıklık sistemi ve hormon dengesi için vazgeçilmez olduğunu söyler.

Ancak siyaset bilimi açısından bu, yalnızca biyolojik bir mesele değildir; bu durum, doğaya erişimin bir güç ilişkisine dönüştüğünü gösterir.

Bir bireyin güneşe çıkabildiği, doğayla temas kurabildiği saatler; çalışma rejimleri, şehir planlamaları ve toplumsal cinsiyet rolleriyle doğrudan ilişkilidir.

Peki, kim güneşin altına çıkabiliyor? Kim bedenini güçlendiriyor, kim zayıf kalmaya mahkûm ediliyor?

Bu sorular, sağlık politikalarının ve ekonomik sistemlerin gölgesinde kalmış derin bir iktidar anatomisini açığa çıkarır.

Güneşin Siyaseti: Bedenlerin Yönetimi

D vitamini üretimi için Güneş ışığına en uygun dönem, Türkiye gibi kuzey yarımkürede yer alan ülkelerde Mart ile Ekim ayları arasıdır.

Bu aylarda özellikle öğle saatlerinde (10.00–15.00) cilt yüzeyine doğrudan temas eden Güneş ışınları D vitamini sentezini artırır.

Ama mesele şu ki, bu saatler aynı zamanda insanların çoğunun işte, okulda ya da kapalı mekânlarda olduğu saatlerdir.

Yani Güneş, herkes için aynı şekilde parlamaz.

Bazı bedenler –örneğin esnek çalışma saatlerine sahip üst sınıflar– Güneşten kolayca yararlanırken; düşük gelirli, uzun mesai yapan bireyler Güneş ışığını yalnızca pencereden izleyebilir.

Bu bağlamda D vitamini eksikliği, sadece tıbbi değil, aynı zamanda sınıfsal bir belirti hâline gelir. Foucault’nun “biyopolitika” kavramı tam da bunu anlatır: Devletler ve kurumlar, yaşamın kendisini –doğumu, sağlığı, ölümü– yönetmeye başladıklarında, iktidar artık yalnızca kanunla değil, bedenle işler.

Erkek Stratejisi ve Kadın Güneşi: Toplumsal Cinsiyetin Işığı

Siyaset, genellikle stratejiyle; strateji de erkeklikle özdeşleştirilir.

Erkek egemen sistemlerde “güç”, kontrol ve üretkenlikle ölçülür.

Bu yüzden modern toplumlarda güneşlenmek, dinlenmek veya doğayla vakit geçirmek çoğu zaman “lüks” olarak kodlanır.

Oysa kadınların tarihsel olarak geliştirdiği toplumsal katılım biçimleri, diyalog, dayanışma ve doğayla uyum üzerine kuruludur.

Kadınlar, birçok kültürde Güneş’i şifanın, doğurganlığın ve sürekliliğin simgesi olarak görmüşlerdir.

Bugün de kadınların öncülüğünde yürütülen ekofeminist hareketler, doğayla insan arasındaki sömürü ilişkisini sorgular.

Güneşten alınan D vitamini, bu anlamda yalnızca bedeni değil; toplumsal bilinci de besler.

Peki, Güneşin ışığını eşit şekilde paylaşamadığımız bir dünyada, demokrasiden ne kadar söz edebiliriz?

Kurumlar, Planlama ve D Vitamini Adaleti

Modern toplumlarda Güneş’e erişim bile bir planlama meselesidir.

Şehirlerin gökdelenlerle kaplanması, çocukların beton okullarda büyümesi, işçilerin güneşsiz vardiyalarda çalışması… Bunların her biri Güneş’in siyasal bir kaynak hâline geldiğini gösterir.

Devlet politikaları “sağlık hizmeti” adı altında ilaç ve takviye önerirken, asıl meseleye –doğal erişim hakkına– değinmez.

Oysa D vitamini yoksunluğu, sağlık sisteminin değil, toplumsal düzenin bir göstergesidir.

Vatandaşın Güneşle kurduğu mesafe, aslında iktidarla kurduğu mesafenin bir metaforudur. Güneşin altında herkes eşit doğar, ama herkes eşit yanmaz.

Sonuç: Güneşin Altında Demokrasi Arayışı

D vitamini güneşten hangi aylarda alınır?” sorusunun cevabı teknik olarak basit: Mart’tan Ekim’e kadar, özellikle öğle saatlerinde.

Ama siyaset bilimi bize şunu hatırlatır: Sorunun basitliği, gerçeğin karmaşıklığını gizler.

Güneşten faydalanmak, yalnızca biyolojik değil; ekonomik, kültürel ve siyasal bir meseledir.

Güneşin altındaki eşitsizlik, toplumsal yapının aynasıdır.

Belki de yeni bir siyaset anlayışı, tıpkı D vitamini gibi, dışsal takviyelerle değil; doğal ışığa erişimi eşitleyerek güçlenecektir.

O zaman sormak gerekir: Gerçek demokrasi, herkesin Güneş’ten eşit pay aldığı bir düzen midir?

Etiketler: #siyasetbilimi #biyopolitika #dvitamini #iktidar #toplumsalcinsiyet #güçilişkileri #sağlıksiyaseti #güneş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
prop money